Altınbaş Üniversitesi'nde "Felsefenin Hayatımızdaki Yankısı" söyleşisi
Prof. Dr. Betül Çotuksöken:
- "Zannedilenin aksine gelecek dönemde felsefecilerin işi daha da artacak. Mühendisler, filozoflarla çalışacak"
İSTANBUL - Prof. Dr. Betül Çotuksöken, yapay zekanın insan hayatına girmesiyle filozofların öneminin daha da artacağını belirtti.
Altınbaş Üniversitesi'nden yapılan açıklamaya göre, moderatörlüğünü Altınbaş Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr. M. Kaan Özkan'ın üstlendiği "Felsefenin Hayatımızdaki Yankısı" başlıklı söyleşide, yapay zeka ve felsefe ilişkisi üzerinde duruldu.
Açıklamada, etkinlikteki görüşlerine yer verilen konuk Prof. Dr. Betül Çotuksöken, yapay zekanın insanların hayatına girmesiyle filozoflara daha fazla ihtiyaç duyulacağını belirterek, "Zannedilenin aksine gelecek dönemde felsefecilerin işi daha da artacak. Mühendisler, filozoflarla çalışacak. Bütün dünya veri. Var olanın veri olarak değerlendirilmesi, kayda geçmesi, saklanması doruk noktasına ulaşacak. En zor konu da bu verileri kim, nerelerde kullanacak? Nerde duracağımızı nasıl bileceğiz? Felsefenin en önemli konusu bu olacak." değerlendirmesinde bulundu.
Felsefenin, düşünme, dış dünya, dil arasındaki ilişkileri çözmeye çalıştığını, referans noktası oluşturarak sorunun adını koyduğunu kaydeden Çotuksöken, sorunları çözmek için olaylara dışarıdan bakılması gerektiğini ve bunu sadece insanın yapabileceğini belirtti.
Uzun vadede etik davranmayan şirket batar
Baskılayan bir yapı olan kültürel normların felsefe ile iyi geçinemeyeceğini, felsefe kültüründen pay almış kişilerin yaptıkları işleri daha iyi yaptıklarını, kendi dillerini dahi iyi kullandıklarını dile getiren Çotuksöken, iş etiğinin öneminden bahsederek, "Uzun vadede etik davranmayan şirket batar. Çatışmalar dünyasında yaşıyoruz ama insani değerlerle buluşmaya çalışmak lazım. İnsani değerleri olmayan, insanlarına eşya muamelesi yapan, değer vermeyen, vatandaşlarının eğitim hakkını korumayan ülkeleri düşünün. Böyle ülkelerde göçler başlar, bağımsızlıklarını dahi kaybederler." ifadelerini kullandı.
Kuşaklar arasındaki ilişkilerde ve çocukların eğitiminde felsefi yaklaşımın etkilerine değinen Çotuksöken, şunları kaydetti:
"Felsefe temelleri olan anne baba davranışına bir bakalım. Gündelik yaşamda tipik bir filozof tavrıyla olmasa bile bazı noktalarda çocuklarına karşı neyi, niçin yaptıklarının hesabını veren bir yaklaşım içinde olurlar. Farkındalığı olan bir anne, baba veya öğretmen, daha yetişkin kuşaktan kişiler, söylediğinin hesabını verir, gerekçesini açıklar, karşısındakini aydınlatır. Böylece karşısındakine değer verdiğini gösterir, diyalog ortamını başlatır."
Okullarda felsefe eğitiminin çok önemli olduğunu vurgulayan Betül Çotuksöken, 2004'te Talim Terbiye Kuruluyla okullarda "Çocuklar İçin Felsefe"nin zorunlu ders olması yönünde çalışmalar yaptıklarını ve ancak bunun yerine "Düşünme Eğitimi" isminde seçmeli bir ders konulduğunu kaydetti. Çotuksöken, bu dersin seçmeli olarak uygulanırken yeterince tercih edilmemesi ve eğitmenlerin yeterli donanıma sahip olmaması gerekçeleriyle beklenen etkiyi oluşturamadığından bahsetti.
Prof. Dr. Çotuksöken, çocuklarına felsefe eğitimi aldırmak isteyen ailelerin uzman kişilerden destek almalarını önerdi.
Üniversitelerin, Türkiye Felsefe Kurumu ya da bazı sivil toplum kuruluşlarının bu türden etkinlikler düzenlediğini hatırlatan Çotuksöken, "Yaş gruplarına göre hazırlanmış, edebiyat ile felsefe arasındaki bağı kuran, çok iyi yazılmış çocuk kitapları var. Bunlar, çocuğun hayal gücünü de zenginleştirir. Eğer okumayı seviyorsa çocuk, bu sevgisi daha da ileri boyutlara taşınabilir. Ayrıca günümüzde çocukların öğrenme kaynaklarının çok farklı ve çeşitli olduğunu da unutmayalım. Dijital olarak her şey ellerinin altında bir bakıma. Okulun dışında da öğrenme kaynakları çok." şeklinde görüş belirtti.