Ağrı ve İlçelerindeki Gezilmesi Gereken En Önemli Tarihi ve Turistik Yerler

Ağrı'nın en güzel noktalarını keşfetmek ister misiniz? İşte doğası ve tarihiyle büyüleyen Ağrı'da gezilecek yerler listesi!

Türkiye'nin doğusunda, doğal güzellikleri ve tarihi yapıları ile dikkat çeken Ağrı, gezginler için keşfedilmeye değer birçok noktaya ev sahipliği yapıyor. Ağrı ili, tarihi eserleri, efsaneleriyle anılan dağları ve doğal güzellikleriyle Doğu Anadolu'nun önemli bir turizm destinasyonudur. Aşağıda Ağrı merkez ve ilçelerinde gezilecek en önemli turistik noktalar, tarihsel ve kültürel önemi, güncel durumları ve ziyaret bilgileriyle birlikte sunulmuştur. Doğal harikalarından tarihi kalıntılarına kadar pek çok önemli mekâna sahip olan bu şehir, ziyaretçilerine unutulmaz deneyimler sunuyor. İşte Ağrı'da gezilecek en önemli gezi rotaları ve Ağrı'da mutlaka gezilmesi gereken yerler listesi:

İshak Paşa Sarayı

İshak Paşa Sarayı, 1685'te inşasına başlanıp 1784'te tamamlanan görkemli bir Osmanlı dönem sarayıdır. Doğubayazıt ilçe merkezine ~6 km mesafede, yüksek bir tepenin üzerine kurulu olan saray, Ağrı'nın simgesel yapılarından biridir. Geleneksel Türk ve Selçuklu mimari üslubunu barok etkilerle harmanlayan yapı, taç kapılarındaki kabartmaları, taş işlemeli duvarları, haremlik-selamlık bölümleri ve içerisinde barındırdığı yüzlerce odasıyla benzersiz bir sanat harikasıdır. Mimarı kesin olarak bilinmemekle birlikte, saray hakkında halk arasında birçok efsane anlatılır ve "heybetiyle canlı bir tarih" şeklinde tasvir edilir.

Günümüzde İshak Paşa Sarayı restore edilerek ziyarete açılmıştır ve yılın her döneminde gezilebilir durumdadır. İç avlusundan Doğubayazıt Ovası'na bakan manzarası ve sarayın detaylı taş süslemeleri ziyaretçiler üzerinde hayranlık uyandırır.

Ağrı Dağı ve Milli Parkı

Ağrı Dağı (Mount Ararat), 5137 metre yüksekliğiyle Türkiye'nin en yüksek dağıdır. Efsanelere konu olan bu sönmüş volkanik dağ, birçok dilde farklı isimlerle anılır: Türkçede Ağrı, Ermenilerce kutsal sayılarak Masis, Batı dillerinde Ararat olarak bilinir. Nuh tufanı sonrasında Nuh'un gemisine ev sahipliği yaptığına inanılan efsanevi dağ, bu yönüyle hem dini hem kültürel öneme sahiptir. Dağın zirvesi karlı görüntüsüyle yıl boyunca bölgenin her yerinden görülebilir ve Ağrı Dağı Milli Parkı sınırları içinde korunmaktadır.

Ağrı Dağı, her yıl pek çok yerli ve yabancı dağcıyı kendine çekmektedir. Dağın Büyük Ağrı (Atatürk Zirvesi) ve Küçük Ağrı (İnönü Zirvesi) adında iki zirvesi vardır; tırmanış için genellikle yaz ayları tercih edilir. Zirve tırmanışı için özel izin ve rehberlik gerekebilmektedir, ancak deneyimli olmayan ziyaretçiler için eteklerinde doğa yürüyüşü yapmak ve manzaranın tadını çıkarmak da mümkündür. Ağrı Dağı Milli Parkı, zengin flora ve faunasıyla doğa tutkunlarına açık olup, dağın güney eteklerinde Nuh'un Gemisi'nin izi gibi ilgi çekici doğal oluşumları da barındırmaktadır.

Nuh'un Gemisi'nin İzi (Noah's Ark Site)

Nuh'un Gemisi'nin İzi, Ağrı Dağı'nın güneyinde, Doğubayazıt yakınlarında Telçeker ve Üzengili köyleri arasında bulunan gemi şeklinde bir arazi oluşumudur 1959 yılında harita subayı İhsan Durupınar'ın hava fotoğraflarında keşfettiği bu 150 metre uzunluğundaki gemi silueti, dünyanın dikkatini çekmiş ve "Nuh'un Gemisi" efsanesine olası bir kanıt olarak görülmüştür. Formasyon, büyük tufan sonrası Nuh'un gemisinin burada karaya oturduğuna dair inancı destekleyen doğal bir anıt niteliğindedir. Yerel halk buraya Cudi Dağı da demekte olup, alan uzun yıllardır çeşitli Türk ve yabancı bilim insanları tarafından jeolojik ve arkeolojik olarak incelenmektedir.

Günümüzde Nuh'un Gemisi bölgesi, doğal sit alanı ve açık hava müzesi ilan edilerek koruma altına alınmıştır. Alana bir seyir terası ve bilgilendirme tabelaları yerleştirilmiş olup ziyaretçiler yılın her dönemi buraya akın etmektedir. Özellikle yabancı turistler arasında merak konusu olan bu yere rehberler eşliğinde turlar düzenlenmektedir. Bölgeyi ziyaret edenler, gemi siluetini çevreleyen tepelerde yürüyüş yapabilir ve Ağrı Dağı manzarası eşliğinde bu gizemli oluşumu gözlemleyebilirler. Ancak uzmanlar, alandaki taş ve toprak yapısının bozulmaması için gelişi güzel kazı veya parça koparma girişimlerine karşı uyarıda bulunmaktadır.

Doğubayazıt Kalesi

Doğubayazıt ilçe merkezinin yukarısında, İshak Paşa Sarayı'nın da yakınında, kayalık bir tepe üzerinde Doğubayazıt Kalesi yükselir. Tarihi Urartu dönemine (M.Ö. 8. yüzyıl civarı) dayandırılan bu kale, yüzyıllar boyunca farklı medeniyetlere hizmet etmiş önemli bir savunma yapısıdır. Dik kayalıklar üzerine kurulan kalenin yapım tarihi net bilinmemekle birlikte, içerdiği mezar ve mimari kalıntılar Urartu devrine işaret etmektedir . Günümüze gelene kadar büyük tahribat görmüş olsa da kalenin kalıntıları, geçmişe tanıklık eden önemli izler taşır. Osmanlı döneminde Bayezid Kalesi olarak da anılan bu noktadan, ovaya hakim bir manzara seyredilebilir.

Eski Bayezid Camii

Kalenin hemen eteklerinde, bir yamaca kurulmuş olan Eski Bayezid Camii de (Yıkık Camii olarak da bilinir) bölgenin bir diğer tarihi değeridir. Bu cami, Osmanlı Sultanı I. Selim (Yavuz Sultan Selim) döneminde, 1514 Çaldıran Zaferi'nden sonra bölgenin Osmanlı topraklarına katılmasıyla inşa edilmiştir. Tek minareli ve merkezi kubbeli yapısıyla sade bir mimariye sahip olan cami, farklı renkli kesme taşların yalın biçimde kullanımıyla estetik bir görünüm sunar. Bugün caminin kalıntıları ziyarete açık olup, Doğubayazıt Kalesi'ni ziyaret edenler için uğrak bir durak niteliğindedir. Cami ve kale birlikte, Eski Doğubayazıt'ın tarihi atmosferini hissettiren bir açık hava müzesi gibidir.

Ahmed-i Hani Türbesi

Doğubayazıt'ın önemli inanç ve kültür duraklarından biri olan Ahmed-i Hani Türbesi, İshak Paşa Sarayı'nın üst kısmındaki tepede yer almaktadır. 17. yüzyılda yaşamış Kürt mutasavvıf, şair ve alim Ahmed-i Hani (1651-1707), özellikle Mem u Zin adlı ünlü eseriyle bilinir. Türbesi, Doğubayazıt'a yaklaşık 8 km mesafede olup bölgenin en çok ziyaret edilen türbelerindendir. Kesme taştan sade mimarisiyle dikkat çeken yapının yanında sonradan inşa edilmiş küçük bir cami de bulunmaktadır.

Yılın her dönemi gerek yerel halk gerek farklı şehirlerden gelen ziyaretçiler Ahmed-i Hani'nin türbesine gelerek dua eder ve manevi atmosferi deneyimler. Türbenin bulunduğu tepeden İshak Paşa Sarayı ve Doğubayazıt manzarası da görülebilir. Yerel otoritelerce bakımı yapılan türbe ve çevresi, özellikle bahar ve yaz aylarında piknik ve ziyaret için uygun bir ortam sunmaktadır. Ahmed-i Hani'nin bölge kültüründeki yeri nedeniyle, türbe yalnızca bir ziyaret noktası değil aynı zamanda kültürel bir semboldür.

Keşiş Bahçesi

Eski Doğubayazıt yerleşiminin aşağı kesiminde bulunan Keşiş Bahçesi, yemyeşil ağaçları ve su kaynaklarıyla adeta çöl ortasında bir vaha gibidir. İsmi "keşiş bahçesi" olarak anılsa da bu mekanın ünü, halk edebiyatında dillere destan olmuş Kerem ile Aslı hikayesine ev sahipliği yapmasından gelir. Efsaneye göre, birbirine sevdalı Kerem ile Aslı'nın buluşmaları bu bahçede gerçekleşmiştir. Ağrı Dağı'nı aşıp gelen Kerem'in, Ermeni keşişin kızı Aslı ile burada bir araya geldiği rivayet edilir.

Tarihsel olarak bölgedeki Ermeni keşişlerin veya yerleşimcilerin dinlenme alanı olduğu düşünülen bahçede, bugün küçük su gözeleri ve kavak ağaçları bulunur. Keşiş Bahçesi, yazın serin gölgeleriyle Doğubayazıt halkının mesire alanlarından biridir. Efsanenin hatırasını yaşatan bu yerde dolaşmak, ziyaretçilere hem doğal güzellik hem de kültürel bir hikayenin parçası olma hissi vermektedir.

Meteor Çukuru

Meteor Çukuru, Doğubayazıt'ın 35 km doğusunda, Türkiye-İran sınırına yakın bir noktada bulunan devasa bir çukurdur. Derinlik ve genişlik bakımından Alaska'daki ünlü meteor çukurundan sonra dünyanın ikinci en büyük meteor çukuru olarak kabul edilir. Çapı yaklaşık 35 metre, derinliği ise 60 metreyi bulan bu çukurun neredeyse silindirik bir kuyu şeklinde olduğu görülür. Halk arasında 1892 yılında büyük bir göktaşının düşmesi sonucu oluştuğu anlatılan Meteor Çukuru, bilimsel olarak da Tersiyer kalker tabakasını delip bazalt zeminde ani bir çökme yaratmış benzersiz bir jeolojik yapıdır.

Günümüzde Meteor Çukuru, Ağrı Valiliği ve ilgili bakanlıklar tarafından koruma altına alınmıştır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nca, çukurun erozyonla dolmasını önlemek için projeler yürütülmekte; ziyaretçilerin güvenle gezebilmesi ve dinlenebilmesi amacıyla çevre düzenlemesi ve seyir platformu çalışmaları devam etmektedir. Etrafı çitlerle çevrili olan alana Doğubayazıt'tan karayoluyla ulaşmak mümkündür. Sınırın hemen yanındaki konumu nedeniyle, burada bir yandan doğa harikasını incelerken diğer yandan İran topraklarını da görebilirsiniz. Özellikle jeoloji meraklılarının ve fotoğraf tutkunlarının ilgisini çeken Meteor Çukuru, Ağrı'da görülmesi gereken eşsiz doğal oluşumlardandır.

Diyadin Kaplıcaları (Termal Bölgesi)

Diyadin Kaplıcaları, Ağrı'nın güneydoğusundaki Diyadin ilçe merkezine yaklaşık 5 km mesafede, Murat Nehri kıyısında yer alan geniş bir jeotermal alanıdır. Türkiye'nin önemli termal turizm noktalarından biri olan bu bölge, farklı kaynaklardan beslenen çok sayıda sıcak su çıkışına sahiptir. Yılanlı, Davut, Tunca, Özyaşam ve Köprü adı verilen kaplıca kaynakları geniş bir alana yayılmıştır ve su sıcaklıkları 60°C civarındadır. Mineralli sularının özellikle romatizma, cilt ve sinir sistemi rahatsızlıklarına iyi geldiği düşünüldüğünden, şifa arayan ziyaretçilerin uğrak yeridir.

Kaplıca bölgesinde konaklama ve banyo hizmeti sunan tesisler bulunmaktadır. Ziyaretçiler açık veya kapalı havuzlarda şifalı sulardan yararlanabilirler. Özellikle kış aylarında, karlar altındaki Diyadin'de sıcak termal suda yüzmek benzersiz bir deneyim sunar. Diyadin Kaplıcaları, sağlık turizminin yanı sıra etrafındaki doğal güzelliklerle de görülmeye değerdir.

Diyadin Kanyonu (Murat Kanyonu)

Diyadin Kaplıcaları'na yakın bir konumda bulunan Diyadin Kanyonu, Murat Nehri'nin oluşturduğu etkileyici bir vadidir. Nehrin yüzyıllar içinde kayaları oymasıyla meydana gelen kanyon, farklı renk tonlarındaki kaya oluşumları ve dik yamaçlarıyla bölgenin en güzel manzaralarından birine sahiptir. Kanyon boyunca akan Murat Nehri, özellikle ilkbahar ve yaz aylarında çevreye hayat vererek yemyeşil bir görüntü oluşturur.

Ziyaretçiler, kanyon çevresinde oluşturulmuş mesire alanlarında piknik yapabilir, yürüyüş parkurlarında gezip manzaranın tadını çıkarabilirler. Kanyonun bazı noktalarında nehir kenarına inmek ve sıcak su kaynaklarının nehre karıştığı bölgeleri gözlemlemek mümkündür. Diyadin Kanyonu, kaplıcaları ziyaret edenlerin genellikle uğradığı bir doğa harikasıdır ve fotoğraf tutkunları için de eşsiz kareler sunar. İlçe belediyesi kanyon çevresinde yürüyüş yolları ve seyir teraslarıyla turizmi geliştirmeyi hedeflemektedir.

Meya Mağaraları (Günbuldu Mağaraları)

Diyadin ilçe sınırlarında, Günbuldu köyü yakınlarındaki Meya Mağaraları, bölgedeki en eski yerleşim izlerinden birini teşkil eder. Köyden yaklaşık 400 metre mesafede kayalıklara oyulmuş bu mağaralar ve çevresindeki kalıntılar, adeta antik bir kenti andıran geniş bir alana yayılmıştır. Geçmişte farklı dönemlerde yerleşim yeri ve sığınak olarak kullanıldığı düşünülen Meya Mağaraları'nda, odalar, geçitler ve nişler şeklinde oyulmuş yapılar görülür. Urartu'dan Orta Çağ'a kadar uzanan bir dönemde kullanılmış olabileceği belirtilen bu alanda, farklı kültürlerin izlerine rastlanması mümkündür. Meya Mağaraları'nı ziyaret etmek isteyenler, Günbuldu köyüne ulaştıktan sonra kısa bir yürüyüşle kayalık alana varabilirler.

Buz Mağarası (Hallaç Mağarası)

Doğubayazıt'a yaklaşık 30 km mesafedeki Hallaç köyü civarında bulunan Buz Mağarası, adını içinde yıl boyunca bulunan kalın buz tabakalarından alır. Deniz seviyesinden yüksek bir platoda, doğal bir çukur alanda yer alan mağara yaklaşık 8 metre derinliğinde ve 50 metre genişliğindedir. Elips biçimli bu mağaranın bulunduğu çukur, yazın dahi güneş görmediği ve sürekli soğuk kaldığı için içerideki sular donarak buz kütleleri oluşturur. Mağara içindeki hava sıcaklığı mevsimlere göre değişse de, yaz aylarında dışarısı sıcakken içerisi serin kalır; kışın ise dondurucu soğuk daha da yoğun hissedilir.

Buz Mağarası'nın en etkileyici yanı, gün ışığının mağara girişinden sızarak buzlar üzerinde yarattığı doğal ışık oyunlarıdır. Güneş ışınlarının geliş açısına göre buz kütleleri mavi, beyaz ve gri tonlarda parıltılar saçar; bu da mağara içinde büyülü bir atmosfer yaratır. Ziyaretçiler, uygun donanımla mağara içine girip kısa bir keşif yapabilirler ancak zeminin kaygan ve soğuk olduğu unutulmamalıdır. Yerel halk mağarayı özellikle yaz aylarında serinlemek için ziyaret ederken, son yıllarda turist gruplarının da ilgisini çekmeye başlamıştır. Buz Mağarası, Ağrı bölgesinin sıra dışı doğal oluşumlarından biri olup, yaz ortasında bile buz görebileceğiniz nadir yerlerdendir.

Balık Gölü

Balık Gölü, Ağrı'nın Taşlıçay ilçesi ile Doğubayazıt ilçesi sınırlarında yer alan volkanik set gölüdür. Deniz seviyesinden 2241 metre yüksekte bulunan Balık Gölü, bu özelliğiyle Türkiye'nin en yüksek rakımlı göllerinden biridir. Yüzölçümü yaklaşık 34 km² olan gölün en derin noktası 37 metreyi bulur ve çevresi Aras Dağları'nın volkanik arazisiyle çevrilidir. Göl, adını içinde yaşayan kırmızı benekli alabalıklardan almıştır; yöre halkı için balıkçılık ve bu balıkların ticareti önemli bir geçim kaynağıdır.

Balık Gölü, temiz suyu ve etrafındaki el değmemiş doğasıyla tam bir saklı cennettir. Gölde küçük bir adacık bulunur ve bu ada, bahar aylarında kadife ördek adı verilen bir tür yaban ördeğinin kuluçka alanıdır; dolayısıyla göl, önemli bir kuş yaşam alanı statüsündedir. Gölün suları kışın yaklaşık 4-5 ay boyunca tamamen donar. Kış mevsiminde buz kalınlaştığında yöre sakinleri buzları kırıp geleneksel yöntemlerle balık avlarlar; bu eşsiz manzara fotoğraf tutkunları tarafından görüntülenmektedir. İlkbaharla birlikte buzlar çözülüp çevrede çayır çiçekleri açtığında, göl çevresi yeşil bir örtüyle kaplanır ve piknik yapan, kamp kuran ziyaretçilerle dolar. Ulaşım, Taşlıçay'dan göle doğru karayoluyla mümkündür. Son yıllarda düzenlenen Balık Gölü festivalleriyle bölgenin tanınırlığı artmış olup, göl kıyısında konaklama için küçük pansiyon ve tesisler de hizmet vermeye başlamıştır.

Hamur Kümbeti (Hamur İlçesi)

Ağrı şehir merkezine yaklaşık 13 km mesafedeki Hamur ilçesinde bulunan Hamur Kümbeti, ilginç mimarisiyle dikkat çeken tarihi bir anıt mezardır. Yapım tarihi ve banisi kesin olarak bilinmeyen bu kümbetin girişindeki tahrip olmuş kitabede Hicri 1227 (Miladi 1812-13) tarihi okunabilmektedir. Sekizgen planlı bir altyapı üzerine oturan kümbet, uzak mesafeden bakıldığında devasa bir sandukayı andırır şekilde tasarlanmıştır. Türk-İslam türbe mimarisinin genel özelliklerinden farklı bir görünüme sahip olması, Hamur Kümbeti'ni benzer eserlerden ayırır.

Kümbetin dış cephesi kesme taşlarla örülü olup, üst kısmı konik bir külahla sonlanır. İçerisinde kime ait olduğu tam belli olmayan bir mezar bulunmaktadır. Yörede çeşitli efsanelere de konu olan yapının, zamanında bölgede hakimiyet kuran yerel beylerce yaptırıldığı rivayet edilir. Hamur Kümbeti, uzun süre bakımsız kalmışsa da yakın dönemde restore edilmeye başlanmış ve çevresi düzenlenmiştir. Ziyaretçiler, Hamur ilçe merkezinden kolaylıkla ulaşabileceği kümbeti ücretsiz olarak gezebilirler. Çevresindeki yeşil alan ve ağaçlıklar altında dinlenme imkanı da bulan ziyaretçiler için Hamur Kümbeti, Ağrı'da görülebilecek en sıra dışı tarihi eserlerden biridir.

Bubi, Küpkıran ve Güneykaya Kayak Merkezleri

Ağrı'nın sert kış iklimi, kar sporları ve kış turizmi açısından da fırsatlar sunmaktadır. Şehir merkezinde bulunan Bubi Dağı Kayak Merkezi, yöredeki en popüler kayak alanlarının başında gelir. Aralık ayından Nisan ayına kadar uzanan sezonuyla bölge halkı ve çevre illerden gelen ziyaretçiler burada kayak yapmanın keyfini çıkarır. Özellikle yeni başlayanlar ve orta seviye kayakçılar için idealdir. Tesiste kayak ekipmanı kiralama, kafeterya ve dinlenme alanları bulunur.

Ağrı şehir merkezine yakın bir diğer tesis olan Küpkıran Kayak Merkezi de kolay ulaşılabilirliği sayesinde tercih edilmektedir. Yaklaşık 800 m uzunluğunda iki pisti ve acemiler için kızak alanı bulunan Küpkıran'da telesiyej, kafeterya gibi olanaklar vardır. İlçelerden Eleşkirt'te yer alan Güneykaya Kayak Merkezi ise şehir merkezine 43 km mesafede, yüksek rakımlı bir tepede kuruludur. Uzun pistleri ve doğal kar kalitesiyle dikkat çeken Güneykaya'da, kayak ve snowboard yanı sıra kızak etkinlikleri de yapılabilir. Tesiste konaklama imkanı olmasa da yakınlarda günübirlik tesisler ve malzeme temin noktaları mevcuttur.

Karlıca Kalesi (Şoşik Kalesi)

Şoşik Kalesi, Ağrı'nın Hamur ilçesine bağlı Karlıca (Şoşik) köyünde, yalçın kayalar üzerine inşa edilmiştir. İlçe merkezine 34 km mesafede yer alan kale, yapım tarihi ve kimin tarafından inşa edildiği kesin olarak bilinmemekle birlikte, Akkoyunlular dönemine ait olduğu düşünülmektedir. Evliya Çelebi, Seyahatnamesi'nde kalenin Sultan Hasan oğlu Ziyaüddin tarafından yaptırıldığını belirtmiştir.

Kale, klasik kalelerden farklı bir mimariye sahiptir. İçerisinde geniş bir alan, sağlam kalan iki büyük oda ve bir hamam bulunmaktadır. Kalenin alt kısmında gizli yollar ve sert kayalara oyulmuş Kör Kuyu ile Zindan bölümleri yer alır. Ayrıca doğusunda büyük bir su kulesi, güneybatı ve kuzey yönlerinde kule kalıntıları bulunmaktadır.

Şoşik Kalesi'nin yaklaşık 2 km doğusunda, bir beyin kızı için yaptırdığı söylenen Kız Kalesi'nin kalıntıları bulunmaktadır. Bölgedeki diğer kalelerden mimari tarzıyla ayrılan Şoşik Kalesi, restore edilerek turizme kazandırılabilecek bir yapıdır.

Avnik (Koçbaşı) Kalesi

Evliya Çelebi'nin Seyahatnamesi'nde tarif ettiği "dört köşe, sarp kayalar üzerindeki kale" tanımına uygun olduğu düşünülen Avnik Kalesi, Diyadin'in 29 km uzağında, Aladağ'ın yüksek kesimlerinde yer alan Yankaya (Ali Hido) mezrasında bulunmaktadır. Cumhuriyet döneminde köylüler tarafından taşlarının sökülüp ev yapımında kullanılması nedeniyle kaleden geriye sadece bazı temel kalıntıları kalmıştır.

Tarihi geçmişiyle dikkat çeken Avnik Kalesi, Urartu uygarlığının izlerini taşıyan yapılar arasında yer almakta olup, doğa ve tarih meraklıları için keşfedilmeye değer bir noktadır.

Anzavur Tepe

Patnos ilçesinde bulunan bu antik kent, Urartular dönemine ait saray, tapınak ve bina kalıntılarını barındırıyor. Yapılan kazılarda bulunan altın ve tunç süs eşyaları, bölgenin tarihine ışık tutuyor.

Üçkilise

Taşlıçay ilçesine 18 km uzaklıkta bulunan Üçkilise, Arsaklı Türkleri tarafından yapılan bir güneş tapınağının üzerine inşa edilmiştir. Ermeniler tarafından manastır olarak kullanılan bu yapıdan günümüze sadece bazı taşlar ulaşmıştır.

Toprakkale Camii

Toprakkale köyünde yer alan bu Osmanlı dönemi camisi, 1687 yılında Abdülakif oğlu Mirza tarafından yaptırılmıştır. Dikdörtgen planlı yapı, sekizgen kasnaklı bir kubbeyle örtülüdür. Köşelerde kesme taş, diğer bölümlerde ise moloz taş kullanılmıştır. Mihrabın iki yanında ve yan duvarlarda sivri kemerli pencereler bulunur. 1963 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilmiştir.

📍 Konum: Toprakkale Köyü - Eleşkirt

Altınçayır Deresi

Ağrı'nın doğayla iç içe huzurlu köşelerinden biri olan Altınçayır Deresi, şehir merkezine 30 km mesafede yer alır. Çevresindeki mesire alanları ve yürüyüş yolları sayesinde doğaseverler için ideal bir kaçış noktasıdır.

Yazıcı Barajı

Altınçayır Deresi üzerinde sulama amacıyla 1995-2001 yılları arasında inşa edilen Yazıcı Barajı, 25.079 hektarlık bir alanı sulamaktadır. Ağrı il merkezine 13 km uzaklıkta olup, toprak dolgu gövde tipine sahip olup, gövde hacmi 7.921.000 m³, yüksekliği 84 metre, göl alanı ise 7,61 km²'dir. Çiftçilerin gelirini artırarak bölgedeki işsizliği azaltması hedeflenmiştir. Ağrı DSİ 85. Şube Müdürlüğü kontrolünde tamamlanan baraj, çevresindeki doğal güzelliklerle de dikkat çekmektedir.

📍 Konum: Ağrı - 10-15 dakika (araç ile) Ağrı Merkez'den kuzeydoğu yönüne doğru ilerlenir.

Murat Nehri

Doğu Anadolu'nun en önemli akarsularından biri olan Murat Nehri, Fırat Nehri'nin en uzun koludur (722 km). Ağrı'nın Diyadin ilçesinden doğarak birçok vadi, ova ve baraj gölü üzerinden geçerek Keban Barajı'nda Fırat'la birleşir. Nehir boyunca doğa yürüyüşleri, fotoğrafçılık ve balıkçılık gibi aktiviteler yapılabilir. Özellikle Ağrı ve çevresinde, Murat Nehri'nin geçtiği alanlar doğal güzellikleriyle dikkat çeker. Bölgedeki kaplıcalar ve vadilerle birlikte keşfedilecek eşsiz bir doğa rotası sunar.

Kudret Köprüsü

Ağrı'nın Diyadin ilçesinde yer alan Kudret Köprüsü, Murat Nehri'nin kaya ve toprak yığınlarını aşamayarak zamanla altını oymasıyla oluşmuş eşsiz bir doğal köprüdür. Travertenler ve termal kaynaklarla şekillenen bu doğa harikası, 30 metre yüksekliğe ve genişliğe sahiptir. Yakınındaki kaplıcalar ve Murat Nehri manzarasıyla ziyaretçilerine görsel bir şölen sunar. Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sinde "Germ'āb-ı İbretnümā" olarak anılan köprü, tarih boyunca önemli bir geçit olmuştur.

📍 Konum: Diyadin, Ağrı - Köprü Kaplıcası'nın 300 metre batısında.

Tendürek Dağı

Ağrı ve Van illeri arasında yer alan Tendürek Dağı, 3.533 metre yüksekliğiyle Doğu Anadolu'nun etkileyici volkanik dağlarından biridir. Stratovolkan yapısına sahip olan dağ, son patlamasını 1855 yılında gerçekleştirmiştir ve halen kraterinden sıcak buhar ve gaz çıkışı gözlemlenmektedir.

Dağın zirvesinde Büyük Tendürek ve Küçük Tendürek olmak üzere iki krater bulunmaktadır. Çevresinde yer alan lav akıntıları ve eşsiz jeolojik yapısı doğa severler ve fotoğrafçılar için ilgi çekici bir nokta haline gelmiştir. Yaban hayatı açısından da zengin olan bölgede bozkır kartalı, gökkuzgun ve nadir kelebek türleri yaşamaktadır.

📍 Konum: Doğubayazıt'a yaklaşık 25 km uzaklıkta, İran sınırına yakın.

Doğubayazıt Kent Müzesi

Doğubayazıt'ta bölgenin kültürel mirasını yaşatmak amacıyla inşa edilen Doğubayazıt Kent Müzesi, 2800 m² alan üzerine kurulu üç bölümden oluşmaktadır.

  • Birinci bölüm: Eski Doğubayazıt evleri ve geleneksel yaşam sergilenmektedir.
  • İkinci bölüm: Ahmed-i Hani'nin kurduğu medrese ve medrese yaşantısı işitsel ve görsel materyallerle anlatılmaktadır.
  • Üçüncü bölüm: Ağrı Dağı ve İshak Paşa Sarayı'nın panoramik manzarasını sunan sosyal alanlar yer almaktadır.

📍 Konum: Doğubayazıt, Ağrı

Toklucak Kalesi

Ağrı'nın Diyadin ilçesine bağlı Toklucak köyünde bulunan Toklucak Kalesi, Demir Çağı kaleleriyle büyük benzerlik taşıyan tarihi bir yapıdır. Birinci derece arkeolojik sit alanı olarak tescillenen kale, 42'si yer üstünde, 375'i yer altında olmak üzere toplam 417 merdivenle inilen gizli geçitlere sahiptir.

Kale, Urartu kalelerinde görülen kurban çukurları, gizli tüneller ve kaya oyma yapılarıyla dikkat çeker. Ancak kaçak kazılar ve doğal tahribat nedeniyle zarar görmektedir. Bölgenin tarihine ışık tutabilecek bu önemli yapının korunması ve arkeolojik kazılarla detaylı araştırılması gerekmektedir.

📍 Konum: Diyadin, Ağrı - İlçe merkezine 26 km uzaklıkta.

Atabindi Köyü Kaya Mezarları ve Yerleşimi

Tutak ilçesinde, Atabindi ve Dayıpınarı Köyleri arasında yüksek bir dağın zirvesinde yer alan Urartu Dönemi kaya mezarları, benzersiz mimari yapısıyla dikkat çekmektedir. Üç odadan oluşan kaya mezarı, batı yönünden dar bir geçitle ulaşılan bir giriş holü ve iç içe geçen geniş odalardan meydana gelir. Özenle yontulmuş duvarları, küçük nişleri ve Urartu kalelerinde sıkça görülen kutsal kaya işaretleri, bu bölgenin tarihi önemini ortaya koymaktadır.

Tamamen korumasız durumda olan kaya mezarları, kaçak kazılar ve doğal tahribat nedeniyle zarar görmektedir. Urartu yerleşmesi özelliği taşıyan bu sit alanı, Anadolu'daki önemli kaya mezarı örneklerinden biri olarak kabul edilmektedir.

📍 Konum: Tutak, Ağrı - Atabindi ve Dayıpınarı Köyleri arasında.