Muş Güncel

12 üniversiteden 40 akademisyen kazı çalışmasını yürütüyor

Sultan Alparslan'ın tarihin en büyük zaferlerinden birini kazandığı ve Anadolu'nun kapılarının açıldığı Malazgirt ilçesinde 2020 yılından beri devam eden ve 12 üniversiteden 40 akademisyenin görev aldığı kazılar tüm hızıyla devam ediyor.

Sultan Alparslan'ın tarihin en büyük zaferlerinden birini kazandığı ve Anadolu'nun kapılarının açıldığı Malazgirt ilçesinde 2020 yılından beri devam eden ve 12 üniversiteden 40 akademisyenin görev aldığı kazılar tüm hızıyla devam ediyor.

Muş - Kültür ve Turizm Bakanlığının izniyle, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü, Ahlat Müzesi, Muş Alparslan Üniversitesi ve Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesinin iş birliğiyle 2020'de hayata geçirilen "Malazgirt Savaş Alanının Tespiti, Tarihi ve Arkeolojik Yüzey Araştırma Projesi" çerçevesinde başlatılan kazı çalışmaları devam ediyor. Malazgirt kalesi içerisinde yapılan kazı çalışmalarında toprakla kaplı han tespit etiklerini ifade eden Muş Alparslan Üniversitesi (MAUN) Rektörü Prof. Dr. Mustafa Alican, çalışmaların yıl boyunca devam edeceğini ifade ederek, "Ekibimiz her yıl Malazgirt'te çalışıyor. Birkaç yerde kazı yapıldı. Özellikle Malazgirt ile Patnos arasında bulunan ve halk arasında 'Grebido' olarak bilinen askeri haritalarda türbe tepe olarak geçen 'Öğrenşahın' hemen üst kısmındaki tepede kazılar yaptık. Daha sonra Afşin bölgesinde 2 yıldır yoğun kazı faaliyetleri yapıldı. Geçen yıl ve bu yıl buradan çıkan kemiklerde özellikle yapılan karbon 14 testleri sonucunda bu mezarlıklarda yatan insanların 11.-12. yüzyıllarda vefat ettiğini ve o yüzyıllarda yaşamış olduğunu tespit ettik ki bu da savaşa çok yakın bir tarih dolayısıyla aslında bizim açımızdan heyecan verici bir keşif oldu. Tabii bu Afşin bölgesinde yürütülen kazıların daha sağlıklı ve net sonuçlarını inşallah önümüzdeki dönemlerde daha sağlıklı bir biçimde değerlendirebileceğiz.

Malazgirt projesi bir yandan savaş alanını ararken diğer yandan da Malazgirt'in tarihi ve kültürel değerlerin ortaya çıkarma yönünde faaliyetler yürütüyor. Bu çerçevede Malazgirt surlarını ortaya çıkarma çalışmalarımız oldu. Malazgirt savaş alanının tespitiyle ilgili bu projemiz çerçevesinde biz sadece savaş alanını aramıyoruz aynı zamanda Malazgirt'e ilgili çalışmalar da yürütüyoruz. Malazgirt'in tarihi ve kültürel birikimini ortaya çıkarma yönünde de bir irade sahibiyiz ve bu yönde de çok ciddi çalışmalarımız oldu" dedi.

Surların dibinde kalan ve han olarak değerlendirdikleri yeni keşiften de bahseden Rektör Alican, "Özellikle 2020 yılından itibaren Malazgirt şehrini çevreleyen 2 kilometreye yakın tarihi surlarla ilgili çalışmalar oldu. Bu surların tarihsel yapısına uygun bir biçimde çizimleri ve modellemeleri yapıldı. Bilgisayar üzerinden işte birtakım animasyonlarla ayağa kaldırıldı bu surlar yine bunun dışında surlarının içerisinde hemen iç Kale'de birtakım kazı çalışmaları yapıldı. Ayrıca yine surların dibinde yer alan ve bizim han olduğunu değerlendirdiğimiz daha önce hiçbir çalışmada araştırmada geçmeyen gözden ırak kalmış bir tarihi yapı üzerine de yine bu sene çalışmalarımız devam ediyor" şeklinde konuştu.

Yapılan kazı çalışmalarında çok sayıda savaş aletlerinin bulunduğunu aktaran Rektör Alican, "Selçuklu döneminden kalma ok uçları bulduk. bir takım işte kılıç kalıntıları mızrak kalıntıları bulduk. Haçlar bulduk. Mesela Bizans askerlerini kullandığını düşündüğümüz o dönemin tam karakteristiğini yansıtan ve sanat tarihçilerinin tam 11'inci yüzyıl Bizans ikonografi işini yansıtan özellikler yansıttığını belirttikleri birtakım haçlar bulduk onun dışında birtakım sikkeler mühürler ki İslami döneme ait olanlar da var Bizans dönemine ait olanlar da var ve bunların tarihlendirmeleri genellikle 11-12 yüzyıl tam da savaş, savaş öncesi ve savaş sonrası döneme aitti dolayısıyla mesela şöyle bir şey söyleyeyim bin 500 civarında elimizde sikke oluştu. Malazgirt ve çevresi değil yalnız işin esası Van Gölü havzası gerçek bir tarih ve kültür hazinesi dolayısıyla inşallah bizim yürüttüğümüz bu projenin başka bir takım projelere de ilham kaynağı olacağını umuyoruz. Bir çeşit savaş arkeolojisi metodolojisine dönüşerek başka bir takım bilim adamlarını da yine Türkiye'nin tarihsel ve kültürel zenginliklerini ortaya çıkarma konusunda motive edeceğine inanıyorum. Türkiye'nin diğer bölgelerinde bu tarz çalışmalar yürüteceğini umuyoruz ve bekliyoruz bizim projemizin onlar için yol gösterici olacağını da biliyoruz" ifadelerini kullandı.

Kaynak: İHLAS HABER AJANSI