Tuz
Tuz Nedir?
1 . Kokusuz, suda eriyen, yiyecekleri korumada ve tatlandırmada kullanılan billursu madde.
2 . Bir asitteki hidrojenin yerini bir bazın almasıyla oluşan birleşim, sodyum klorür (NaCl).
Tuz, yani sofra tuzu NaCl dir. Tuz, asit ile bazın birleşimiyle suyun yanında bir artık madde olarak oluşur. Na ve Cl birleşince oluşur tabii başka versiyonları da vardır. Ama tuzun oluşma prensibi asit artı bazdır. Tuz, bir metal ile bir ametalin birleşiminden oluşan iyonik bir kristal maddedir. Bilim'in dediği gibi NaCl da tuzdur ama sofra tuzunda sadece Na ve Cl bulunmaz, Potasyum ve Magnezyum, hatta az miktarda Calsiyum da bulunur!
Yemek Tuzu
Yemek tuzu, kimyada sodyum klorür (NaCl) ismiyle bilinen beyaz kristal yapılı bir bileşiktir. İnsan dahil tüm canlıların besin kaynaklarından olan tuz, ticari bakımdan da önemli bir maddedir. Dünyanın her yerinde rastlanabilen sofra tuzu tarih boyunca önemli bir ihtiyaç ve ticaret maddesi olmuştur.
Besin maddesi olması dışında tuz; dericilikte, hayvan besiciliğinde, su yumuşatma sistemlerinde ve kimya sanayisinde yaygın olarak kullanılır.
Tuzun İcadı - Bulunuşu
Sofra tuzu doğada, denizlerde çözünmüş halde, kaya tuzu şeklinde ve kurumuş iç denizlerin yataklarında bulunur. Henüz kurumamış tuz gölleri mevcuttur. Memleketimizin İç Anadolu bölgesinde bulunan Tuz Gölü, Lut Gölü ve Amerika'daki bazı göller bu tür göllerdendir.
Tuz elde etme yöntemleri - Tuz Nasıl Üretilir?
Tuz Üretimi - Tuz Nasıl Elde Edilir
Tuz üretimi bütün mineral çıkarma yöntemleri arasında hemen hemen en basit ve kolay olanıdır. Tuz elde etme yöntemlerinin en yaygın olanı, tuzla denilen göletlerde tuzlu suyun buharlaştırılmasıdır. Buharlaştırma yöntemi çoğunlukla kurak ve sıcak bölgelerde uygulanır, bu yol ile elde edilen tuzlarda ticari maksatlar için istenmeyen safsızlıklar olabilir. Yeni elde edilmiş bu tür tuzlarda tuz seven bazı mikroorganizmalar da bulunabilir. Bu mikroorganizmalar örneğin konservecilikte bazı yiyecek maddelerinin bozulmasına sebep olabilmektedir.
Kaya tuzundan da tuz elde edilebilir. Kaya tuzu, önemli tuz kaynaklarından biri olup, içerdiği safsızlıklara bağlı olarak saydam veya yarı saydam grimsi, beyaz, turuncu, sarı, pembe ve kahverengi olabilir. Kaya tuzu, az safsızlık ve yabancı maddeler içeren yataklarda yer altına galeriler açarak parçalar halinde çıkarılır. Çözelti madenciliği olarak adlandırılan bu yöntemde, safsızlıkların fazla olması durumunda açılan sondaj kuyularına sıcak su gönderilirek suda çözünen tuzlar bulamaç halinde dışarı alınır. Bu bulamaçın kristallendirilmesi için tava veya vakum yöntemleri kullanılır.
Tava Yöntemi
Bir tahta kapta dinlendirilen tuzlu suya magnezyum sülfatı çöktürmek için az miktarda kireç katılır. Sonra tava adı verilen buharlaştırma kabına gönderilir. Bu kabın alanı 80-100 m² olup, ocağın sıcak gazlarıyla ısıtılır. Burada önce magnezyum sülfat çöker ve alınır, daha sonra çöken tuz alınır. Alınan tuz tava üstündeki tahta davlumbaza serilir. Suyu tekrar tava içine akarken tuz da kurur. 100 m²lik bir tavada 75 °C'de 1200 kg kaba tuz, 80 °C'de 3000 kg orta ürün ve 95 °C'de 700 kg ince tuz elde edilir.
Vakum Yöntemi
Tava yönteminin yerini alan bu yöntemde tuzlu su vakum pompaları yardımıyla buharlaştırılır.
Tuzun Tarihi
Ortaçağın en önemli ticaret konularından biri olan Tuz: Akdeniz kentlerinden Comacchio, Venedik, Peccais ve Narbonne, önemli merkezlerdi. Setubal bölgesi ve özellikle Garonne nehrinin kuzeyinde ( Brouage, Bourgneuf, Guerande ) kalan Atlas okyanusu kıyıları, Kuzey Avrupa'nın gereksinimini karşılıyordu. O sıralarda kara taşımacılığının deniz taşımacılığına oranla daha düşük durumda oluşu nedeniyle Comte, Lorraine, Lüneburg, Avusturya ( Tirol, Salzkammergut ), Polonya ( VVİeliczka ), Macaristan'ın tuz ticaretini sınırlandırdı. Bu tuz yatakları, buharlaştırma kazanlarında çok miktarda odun kullanmayı gerektirdiğinden güç duruma düştü. Salamuranın koyulaştırılması ve tuzun geniş kullanılma alanları bulması sonucunda hükümdarlar bu maddeyi tekelleştirdiler ve vergilendirdiler.
Türkiye'deyse, İzmir Çamaltı tuzlasının tarihi pek bilinmemekle birlikte, bu tuzladan, ilkel yöntemlerle uzun zamandan beri tuz elde edildiği tahmin edilmektedir. Bu tuzlar, 1863 yılında İtalyanlar tarafından modernleştirilmiş, bir süre yerel tuz üreticileri tarafından işletilmiş, daha sonra Galata bankerlerine intikal etmiş ve karşılığında Hazine'ye ufak bir vergi ödenmiştir: 1912 yılında devletleştirilerek Maliye bakanlığı'na devredilmiş; 1933 yılında ise Tekel bakanlığı'na bağlanmıştır.
Tuzun Tarihi Tarihçesi
Modern yer biliminin sağladığı bilgilerden önce tuzun nerede bulunduğunu bilmeyen insanoğlu, 20. yüzyıla kadar umutsuz bir biçimde tuzun peşinde koştu. Tarih boyunca tuz o kadar değerliydi ki, bazı ülkelerde asker ve işçiler maaşlarını tuz olarak alıyordu. Büyük Roma yollarından ilki, tuzu sadece Roma'ya değil yarımadanın iç kesimlerine de taşımak için inşa edilmişti.
Çinliler, Romalılar, Fransızlar, Venedikliler, Habsburglar ve diğer birçok yönetim, savaşlar için para bulmak üzere tuz vergisi koymuştu.
Çin'de tuz üretimine ilişkin en eski yazılı kaynak, İ.Ö. 800'e aitti. Belgede, Xia Hanedanlığı sırasında bin yıl önceki deniz tuzu üretimi ve ticaretinden söz ediliyordu. Çin yönetimleri yüzyıllarca tuzu, devletin bir gelir kaynağı olarak görmüşlerdi. Çin'de İ.Ö. 12. yüzyılda tuz vergisinden söz eden metinler bulundu.
Yazar Kurlansky, et ve balığı tuzlayarak saklayan ilk uygarlığın Mısırlılar olabileceğini belirterek, balığı tuzda saklamaya ilişkin en eski Çin belgelerinin İ.Ö. 2 bine tarihlenirken, çok daha eski tarihlerden kalan mısır mezarlarında tuzlanmış balık ve kuş eti bulunduğuna dikkati çekti. Araştırmalara göre, Mısırlılar Nil deltasında deniz suyunu buharlaştırarak tuz üretiyorlardı.
Tuzun kullanıldığı önemli yerler:
İnsan gıdası
Hayvan beslenmesi
Kimya ve diğer sanayiler
Karayollarının kara ve buza karsı tuzlanmasıdır.
Tuzların Özellikleri ve Kullanım Alanları.
Tuzların çoğu artı ya da eksi yüklü atomlardan ya da iyon denen atom gruplarından oluşur;
- artı yüklü iyo'nlar (katyonlar) metalden, eksi yüklü iyonlar (anyonlar) ise asitten gelir.
- Katı haldeki bir tuzun iyonları, belirli bir yerleşim düzeni içinde bir araya gelerek bir kristal oluştururlar.
- Kristalin biçimi tuzdan tuza değişir; örneğin; sodyum klorür kristalleri her zaman küp biçimindedir.
- Tuzların çoğunun kristali Izidratlı halde dir , yani kristal yapısına belirli oranda su bağlanmıştır.
- Bu kristalleşme suyu tuzun ısıtılması yoluyla ayrılabilir ve böylece susuz bir yapı elde edilir.
- Çok bilinen bir örnek, su katıldığı zaman mavi bir çözelti oluşturan beyaz, susuz bakır sülfat tozudur.
- Bu mavi çözelti buharlaştınldığında hidratlı mavi bakır sülfat kristalleri elde edilebilir,
- Tuzların çoğu suda ,çözünerek (eriyerek) bir çözelti oluşturur.
- Ama bazı tuzlar suda çözünemez; iki çözelti arasındaki bir tepkime sonucu oluşan bu tür bir tuz dibe çökerek ayrılır ve bir çökeıli (katı madde) oluşturur,
- Tuzlar iyonlardan oluştuğundan, suda çözündük!eri zaman elektriği iletebilirler; bu tür bir çözeltiye etektrazit denir.
- Birçok kayaçta tuz bulunur; bu kayaçlardan bazıları, örneğin kireçtaşı, büyük ölçüde kalsiyum karbonat tuzundan oluşmuştur.
- Havadaki karbon dioksidin çok az,miktarı suda çözünerek seyreltik bir asit oluşturur;
- bu asit de kayaç tuzlarının birçoğunu çözer.
- Bu nedenle ırmaklar, göller, özellikle de denizler ve okyanuslar büyük miktarlarda çözünmüş tuz içerirler ve en geniş doğal tuz çökelleri kurumuş su yataklarında bulunur.
- Eğer doğada tuzlar olmasaydı, bazı bitkiler ve hayvanlar da olmazdı.
- Ayrıca tuzun evlerde, tıpta ve sanayide önemli kullanım alanları vardır,
Kimyada Tuzlar
Tuz, kimyada, bir asitle bir bazın tepkimeye girmesi neticesinde meydana gelen maddedir. Tuz bazdaki artı yüklü iyonla asitteki eksi yüklü iyondan meydana gelir. Asitle baz arasındaki tepkime nötrleşme tepkimesi olup bu esnada tuz ve su ortaya çıkar. Erimiş tuz veya çözelti halindeki tuzların çoğu eksi ile artı yüklü iyonlarına ayrışır ve elektriği iletir. Tuz adı ayrıca sofra tuzu veya sodyum klorür (NaCl) için de kullanılır.
Tuzları çeşitli şekilde sınıflandırmak mümkündür. Sınıflandırmanın birisi tuzun bünyesinde OH- veya H+ iyonunun olup olmayışına bağlı olandır. Bu sınıflandırmada tuzlar normal, asidik ve bazik tuzlar şeklinde sınıflandırılır. Normal tuz; tam nötralleşme ürünü olup, meydana getirici asit ve baz kuvvet olarak birbirine denktir. NaCl, NH4Cl, Na2SO4, Na2CO3, Na3PO4 ve Ca3(PO4)2 birer normal tuzdur.
Bazik tuzlar
Bazik tuzlar, bünyelerinde en az bir OH iyonu bulunduran tuzlardır. Suda çözündükleri zaman ortamı bazik yaparlar. Pb(OH)Cl, Sn(OH)Cl ve Al(OH)2Cl'de olduğu gibi. Diğer sınıflandırma metodunda ise, basit, çift ve kompleks tuzlar şeklinde sınıflandırılır. NaCl, NaHCO3 ve Pb (OH)Cl gibi tuzlar basit tuzlardır.
Çift tuzlar
Çift tuzlar iki basit tuzdan meydana gelen tuzlardır. Bunlar suda çözündükleri zaman kendilerini meydana getiren iyonlara ayrışır. Şaplar da çift tuzlar sınıfına girer. Na Al(SO4)2 ve NH4Cr(SO4)2 birer çift tuzdur. Kompleks tuzlar, asit kökü aynı olan iki basit tuzun kompleks kök vererek meydana getirdiği tuzlardır.
K4Fe(CN)6, K3Fe(CN)6, birer kompleks tuzdur. Bunlar suda çözündükleri zaman kendini meydana getiren tuzların iyonlarına ayrışmazlar.
Tuzlar, önce metalin ismi, sonra asidin kökü söylenerek adlandırılır. Na2SO4 = sodyum sülfat, KCl= potasyum klorür, KHCO3 = potasyum hidrojen karbonat (potasyum bikarbonat) gibi.
Bazı tuzlar, kuvvetli asit ve zayıf bazdan veya kuvvetli baz ve zayıf asitten meydana gelmiştir. Bu tuzlar suda çözündükleri zaman hidrolize uğrarlar ve çözeltiyi asidik veya bazik yaparlar.
Tuzların elde edilişi
Asit ve bazların nötrleşmesinden elde edilirler:
BAZ + ASİT ------- Tuz + Su
Metallere asit tesir ettirmekle elde edilirler:
METAL + Asit --------- Tuz + H2
Bazik bir oksite anhidrit tesir ettirmekle elde edilirler:
Bazik Oksit + anhidrid ----------- Tuz
Elementlerinden elde edilebilirler:
Metal + HALOJEN ------------ Tuz
Metallere baz tesir ettirmekle elde edilirler:
METAL + Baz --------- Tuz + H2
Bazik bir oksite asit tesir ettirmekle elde edilirler:
Bazik Oksit + Asit --------- Tuz + Su
Bir metal(6A grubu) ile ametalin (7A grubu)tepkimesiyle elde edilirler:
Metal + ametal ---------- Tuz
tuzun azlığında ve çokluğunda insan organizmasına etkileri
Tuz azlığı insanlarda hücre dejenerasyonu ve yaşlanmasını hızlandırmakta ve biyokimyasal açlığa neden olmaktadır. Tuz azlığı böbrek zayıflığı, karaciğer stresi ve adrenal tükenmesine yol açabilmektedir. Ayrıca kalp kasları kapakçıklarının yorulması olabilmektedir. İyi doğal deniz tuzunun iyileştirme gücü C ve E vitaminleri ve diğer besinlere eşit olduğu savunulmaktadır.
Gereğinden az sofra tuzu tüketimi, kusma, zihni bulanıklık, ağrılara neden olabileceği gibi sodyum yetersizliği aynı belirtiler ile birlikte solunum yetersizliğine de neden olabilir. Fazla tuz tüketimi ise vücutta ödeme yol açabilir. Ayrıca aşırı tuz tüketimi kan basıncının yükselmesine de neden olabilmektedir.
Gereğinden fazla tuz tüketiminin tansiyonu arttırıcı etki gösterdiği bilinir. Fakat bu durum herkes için geçerli değildir. Çünkü sodyum vücutta depolanan minerallerden biri değildir ve fazlası idrar ve ter yolu ile vücuttan atılır. Fakat bazı kişiler sodyuma karşı duyarlı olabilir ve bu bireylerde aşırı tuz tüketimi yüksek tansiyona neden olabilir.
Fazla tuz tüketimi, idrarda kalsiyum atılımını da artırarak kemiklerden kalsiyum kaybına neden olur. Kemiklerden kalsiyum kaybının artışı ise kemik erimesini (osteoporoz) ve kemiklerin kırılma riskini artırır.
Modern tıbba göre tuz alkol ve sigara gibi dietten uzaklaştırılması gereken bir madde olarak görülür ve yüksek tansiyonun en önemli sebeplerinden biri olarak kabul edilir. Yüksek tansiyon ve kalp hastaları için düşük tuz diyeti rafine tuzlar için geçerlidir. Doğal deniz tuzu bir çok mineral içeren sodyum klorürün birikimini engelleyen ve kan basıncını düşüren bir madde olmaktadır. Deniz tuzu fazla sodyumu uzaklaştırmaktadır. Tuz diyeti/azlığı aynı zamanda insanlarda hücre dejenerasyonu ve yaşlanmasını hızlandırmakta ve biyokimyasal açlığa neden olmaktadır. Tuz azlığı böbrek zayıflığı, karaciğer stresi ve adrenal tükenmesine yol açabilmektedir. Ayrıca kalp kasları kapakçıklarının yorulması olabilmektedir. İyi doğal deniz tuzunun iyileştirme gücü C ve E vitaminleri ve diğer besinlere eşit olduğu savunulmaktadır.
Tuz gıda değildir. Onu kullanmak KCl2, CaCl2, RCl2 ve diğer kimyasal maddeleri akılsızca kullanmak demektir. TUZ beden tarafından hazım olunamaz ve kullanılamaz. Tuzun terkibinde hiçbir vitamin ve besin değeri yoktur.
Tuzun zararları sayılamaz derecede çoktur. Öyle ki böbrek, kalp, idrar yolları, eklemlerde, kan dolaşım sisteminde ve sindirim sisteminde akıl almaz rahatsızlıklar yapar.
TUZ eklemlerde ve dokularda yığılarak şişkinliklere ve ağrılı, sancılı romatizma hastalığına sebep olur.
TUZ kalbe zehir gibi tesir eder.
TUZ organizmada "kalsiyumun" yok olmasına sebebiyet verir.
TUZ şişmanlığa ve omuriliğin kireçlenmesine neden olur. Bilesiniz ki 1 gram tuz vücutta 250 gram su biriktirmektedir.